22 Aralık 2007 Cumartesi

BAŞKA BAŞKAYIZ

Başka başkayız artık
Ne mutlu bize

Hani aynıydık ya ne kötü
Ne kötü
Başka başka özlemlerimiz yok diye

Birimiz ağlarken diğerimiz gülüyor
Ne mutlu bize
Kalmıyor artık hiçbir şey geride
Kalmıyor
Satırlardan, umutlardan
Duman çökmüş sabaha giden odalardan
Ne mutlu, ne mutlu

Çoğumuz yalnız öleceğiz
Ne mutlu


HASAT

13 Aralık 2007 Perşembe

SERVİYE

Parantez içinde kaldı ezgiler
Bekliyor dinmesini zaman yıldırımlarının


Kızıldağ kükrediğinde titreyen servi
Öfke yaylalarında üşüme
Kemlik inine döndüğünde
Dağımdan süzülen terenümler saracak birgün tenini

HASAT

7 Aralık 2007 Cuma

SOL YANIM YANIYOR

Adana yanıyor
Sol tarafımda yanıyor Adana
Diken, ot, toprak, pamuk
Ve 2750 çocuğun ellerinde yanıyor sol tarafım
Karataş'ta 2750 çocuk çadırlarda

Ne kadar sefilce bir yaşam
Ne kadar uzak
Yaşamak değil kör, sağır yaşamak
Yıl 2007 bir ucumuz Avrupa
Bir ucumuz tarihe sığmaz
Fukara, yorgun, yanık
Ne kadar sefilce bir yaşam
Yanarken bir yanın
Duymamak
Ayşe'nin dudaklarından dökülen sızıyı
"Çok yoruldum"


Utanıyorum diyor Ali
Tuvalet yok, banyo yok
Çadır çadır değil
Safi kahır

Sen utanma Ali, sen utanma
Ne kadar sefil bir yaşam
Görmemek, duymamak
Televizyondan vicdan satın almak
Oysa yanıyor bir yanımız

Okul yolu kapanmış
Yavrular yanıyor pamuk tarlalarında
Sen utanma Ali
Benimdir o utanç
Elinin karası,
Pamuğun beyazı,
Anlımın karası...

HASAT

2 Aralık 2007 Pazar

GÖZ HALLERİ

Kalabalıklar aldı gözlerimi
Gözlerin değdi gözlerime
Sisler barınamadı gözlerimde
Bir pırıltı doğdu gözlerimden

HASAT

1 Aralık 2007 Cumartesi

BİR O YANA....

Dervişlikten ilham almış bir nevim
Bekleme salya sümük camına gelmemi
Aynada süretime zalimim amma
Ezdirmem yüreğimi
Sonbaharın cilvenaz gazellerine

Yıldızların altında
Koyveremem aklımı kaosa
Olamam bir ben
Beni düşünen
Bilirim ibaret değil koca dünya
Garip zihnimden

İçinde boğulsam da
Olamam hiç esiri efkarımın
Mecnun'a caka satmam
Senden çok yandım diye
Hakir görürse Mecnun beni
Yanmak hususunda
Kolaysa
Gel de yan derim
İkibin yedinin kışı
Üsküdar'ın ortasında

HASAT

29 Kasım 2007 Perşembe

ŞİKAYETİM VAR


Şikayetim var arkadaş
Ekmek var
Pirinç var
Şeker var diye
Avutma beni
Şikayetim başka
......................

***********
Gönül yok
Arzu yok
Şöyle üç beş kişi
İçli bir türkü söylemek de yok
Bunların karaborsası da yok
Denize doğru tüttürdüğü sigaranın
Dumanını satsa da şair
Martısı yok
...................

**********

HASAT




26 Kasım 2007 Pazartesi

YÜREĞİMDE BİZ

Yüreğime bir karanlık çöktü
Gitmez
Söner yalancının mumu
Düşmez ipteki cambaz
Biz oluruz yine karanlıkta kalan
Biz başka başka yol tutan
Zincirlerinden başka
Kaybedeceği de olan
Kaybedecekleri
Yalancının dişini doldurmayan
İki gözün biri diğerine
Hain bakan biz

Bize bir karanlık çöktü
Gitmez
Yalancı başka yalancı
Mum aynı mum
Sönecek sonunda
Biz olacağız karanlıkta kalan
Son bulacak bu dolap
Biz olunca kendi güneşimizi doğuran

HASAT

22 Kasım 2007 Perşembe

ÖMRÜM

Sadece benim olsun diye
Kendime hayalden oyuncak yaptım
Hayallerim
Çocukluğumda tükendi
Kızdım
Gerçekte aradım mutluluğu
Gerçekse gün geçtikçe ürkütücü
Mutluluk içimde dedim kendime
Böylece
Mutlu olduğum da oldu
Masallar sardı dört yanımı
Yirmibirinci asırda
Utandım
Korktuğumdan değil
Gerçeğimi yaratamamaktan
Oysa sadece
Ömrüm
Karanlıktan aydınlığa
Yol olsun istemiştim


HASAT

19 Kasım 2007 Pazartesi

BARIŞIN ÇOCUĞU

Sen barışık yaşamayı seven
Hiç şansın yok tarih karşısında
Tarih pek sevmez barıştan kahraman yetiştirmeyi
Tarih önce savaştırır sonra nutuk söyletir
Barışa dair

Barışın çocuğu
Tarihin sayfalarında sana yer yok
Kimin umrunda senin içindeki sevgi
Sen kaç kere düşmanı alt ettin ondan haber ver

Düşmanı bertaraf et
Tarih senin boyunu da uzatır
Omuzlarını da genişletir
Ama önce kendine bir düşman edin
Devirdiğin düşmanı da çoğaltır

Barışın çocuğu
Bezdiğinde barışık olmaktan
Kendine bir düşman edin
Ne yap ne et yen düşmanı
Neme lazım
İstikbalinden etmeyeyim seni

HASAT

18 Kasım 2007 Pazar

SUYU SEVER GİBİ




Aziz ve duru
Taştan taşa vurur kendini
Dayanamaz bahara
Deli çağlar boz bulanık

Dağlara ziynet
Işıl ışıl
Tarlada bereket
Yeşil yeşil
Çölde hasret
Ben de hasretim sana

Sakınamam kendimi
Keskin bıçak suretinden
Nerede olursan ol

Yükselip göğe
Geride bırakırken tortularını kentin
Karanlığa ağar
Çekilip özü bedenimin

Bekler köşesinde vakur dönüşünü


HASAT